26.4.11

Yetmiyor, kimi kimsesi belli olmayanların kaleminden kalemime değen sebepli, dolgun cümleler. Okkalı küfürler ve elimin tersi eşliğinde geçit vermiyorum bir başkaya ! ve gereği düşünülmüş düşlerin peşinden gitmiyorum artık. Yatağının yeri değişmiş , saplantılı çocuklar gibi uyuyamıyorum uyuyamıyorum ! Kopar at, yak yırt, vur kır beni
ben beceremiyorum !
böyleyim;senden sonra




Yaşamak Genzimizde Acı Bir Tütsü Artık.....Yenilgilerle Büyüdük Biz Adam Olamadık.....
aç pencereyi çıksın
sigara dumanları..

_ki bu dumanlar
duvar diplerinde meydan köşelerinde
satır satır tükettiğimiz
yalnız ve canhıraş gençliğimizin
nisansız baharıdır_





erken vazgeçişlerim vardı benim
seninse
erken tükenişlerin
ve gece
uygun değildi
beklemeye

yine de bekledim…

avcumda unutulmuş binlerce gölge
yeraltında
öldürülmeyi bekledim
günışığı vururken gözüme
ölmeyecektim.

katilim yoktu,
katilim çok.





Silinir sokaklardan, her geçen bin adım
Adımlardan, biri, bir adım kazılıverir
Binlerce davranışın kargaşasında bir sus
Gürültülü bir başkaldırışla yazılıverir

Sevginin adına aranan sevgililer
Gürültüler arasında bir bir, kaçamak belirlenir
Hep kabadır kalabalıklar meydanlarda sokaklarda
Adı kalır, karınca eziliverir...




Kendisi bile bilmiyor ama
Hatırlatsın diye seni bana
Gözleri pek andırmasa da,
İsmini verdim küçük kızıma…




O’nu unutacağımı sandığım da olmuyor değildi. Ama unutmak insanın yapacağı değil, başına gelecek bir şeydir. Ve benim başıma gelmedi.




Hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır.
Bırak, gitsin…Bırak, git…


Bitmemiş rüyalardan uyandım

8.1.10

BENLİĞİMDE TAŞKINIM ISSIZ YAŞADIĞIM
KOKUSUNDA ÇAĞLADIĞIM...
DUR.
YALNIZCA MUTLULUĞUN OLAYIM.....
(ddeniz)

18.12.09

GEL



biliyorum konuşacak bişeyimiz yok

ama yine de gözlerini al gel

elindeki yarayı suskunluğunu acemiliğini

beni biri severse inanmam

seni biri severse utanırsın

bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel

biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok

ama ızdırabım sende mutlaka al da gel





MASLUP

AŞKTAN NEFES ALAMADIĞIM O YERDE


çocukluğumun bahçesiydin sen

bütün bilinen mutluluklardan uzakta

o sarışın akşam üstlerinde

ıstırabın eşiğinde

nefesim sıkıştığında seni sevmekten

ömrünü okurdum o acı neşede

boşalırdı ağzımda o kanlı nefes

sonra çok özlediği için acımasızca talan edilen

her baharda dönerdim oraya

o sarışın akşam üstleri

hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu

bilinen bütün mutluluklardan uzakta

kalırdım orada

kalırdım çocukluğumun bahçesinde

aşktan nefes alamadığım o yerde




MASLUP

AYNA


aynaya bakma sakın
ve saçlarına dokunma
rüzgara sesin
geceye kokun düşmesin
sen bu bahar bir başka düşe gir
daha sığ ırmakların olsun
ve açık mavi denizin
beni unuttun anılarına sar
ki başka sızılara bulanayım




MASLUP

26.2.09


HAZANINDA BAHARIN
BOZ KIRINDA YEŞİLİN
MÜEYYİDEM ;
SEVDAN.
BİR DEMET KIR ÇİÇEĞİN OLAYIM KIRIK KAVONOZUNDA CAN BULAN.

24.2.09

masada
bir çakmak
boş bir paket ve kahve fincanı
birde izmarit dolu tabla
bir kaç çizilmiş sayfa
çalışıyorum
geleceğimi garantiye almaya
kulağım ezanda
oturmuşum soğuk bir mutfakta
titriyor dizlerim üşümekten
değil emin ol
korkularımla yüzleşmekten ...

ucsuzkalem


kayboluyorum!
hayallerim geleceğim hatıralarım arasında
yeniden doğmak istiyorum her kaybolduğumda
demli bir hayat yaşıyorum tatlandıramıyorum
ben, ben eskiden mutluyken
hala gülümseyebiliyorken
seni tanıdım ama özümseyemedim
ve şimdi hayatın yön vermesini bekliyorum
bir fincan fal baktırıyorum
herşeyi sana yoruyorum artık şer olsun istemiyorum
keşkelerimi biriktiriyorum artık
caresizliğimin bir nişanı olarak

ucsuzkalem


sana kullanılmamış çocukluğumu bırakıyorum.
biliyorum hala borçluyum.
üstü kalsın demeyi ne çok isterdim oysa...



allahım ne olur yutkunabileyim...



...yaralarımız kadar büyüdük...



...bırakalım özgür olsun hüzünler...



...biz asiler secdemizle başkaldırıyorduk...



...uçma riskimiz düşmenin mutluluğuyla başlayacaktı... mutluluğu hiç beceremedik, risklerimiz de olmadı... onduğumuz kadar olduk...



...adam asmaca oyunlarıyla büyüyen çocuklardandık...



...put olduğumda kır beni...



...olaylara yas tutmaya başladığım anlardan birin de aslında kendime acıdığımdan yas tuttuğumu anlamamın yasını tuttum uzunca bir süre...



...yalanlardan oluşan cümlelerimin sonu geldiğin de adına roman denmişti....



....düşüncemde seni örerken...



...yaşamaktan usandığımda başka çarem olmadığını anladım...



.... yüzüme bakman gelmem için başka sebep gerektirmezdi...



... kıyısındaydım hayatın. en izbe yerinde...



... baktığımda yüzü ağlayan filistin oluyordu... olsundu... o bombalandı, ben baktım... harabeye de razıydım...



... kumarda kazanmamıştım seni. kaybettiğimde şansıma sövmem acziyetimdi...



...aşkın bilançosunu tutmaya başladığımızdan beri yüreğimize eklenecek bişey kalmamıştı... muhasebeci tutmalı her iki aşığa. kar zarar hesaplamasına. yürek üzülse de meşke devam ederdi...



... adımı söyledi. unutmamalıyım bunu dedim. unutmamalıyım. hiçbir isim böyle güzel söylenmemiştir. unutmadım...



... neredeydin dedi. izbedeydim dedim. sende oradaydın. acziyetim getirdi seni oraya...



...aşkımızı cümlelere hapsettiğimizden beridir ağlatıyoruz anlamını...



... ölürsem çok üzülürüm...



...gittin. yetim kaldı hüznüm...



...gerçek bizimle dalga geçiyor fakat biz ona mahkumuz. en kolayı katlanılabilir acılardan kılmak bunu...



...eskidiğimde ihtiyar bir çocuk olduğumu hatırladım. ihtiyarlamak için büyümek şart değildi. kullanılmamış çocukluğuma geri dönmek istiyorum. sanırım ihtiyarladığımda olacak....

( bu satırlar yazıldığında benjamin bottun'un garip hikayesi isimli filmi çekilmemişti. 2 saatik filmden sonra bu cümle ortaya çıkacaktır




...pandora`s-box

20.2.09

sonsuzlukta bir gün


yarın nedir?
yarın ne kadar sürer...
bu şiire
gözlerim değdi
ellerim dokundu
seni bekliyorum titreyerek
bu günü bana ayır.
ucsuzkalem


yabancı her yer
herkes yabancı!
arya dini!
gece çok geç
elveda demek için
yeşilışıkta gidemeyen arabayım
kilisede papaz
sinegogta haham
camide imam
kadehte içki
yüreğinde bir hiçim...
ucsuzkalem

17.8.08

ORASI


yanlızlığımı paylaştım
huzur kapanında melek oldum
o kadar mutluydum ki
korktum
başımı alıp
gitmek istediğim yerdeyim
ama anladım daha hazır değilim
yüreğimde kocaman bir sen varken
kaçamıyorum kendimden hayattan

unutulmuş



karamsarlık kıvamında
özgür ve düşenceli
büyütülmüş küçük bir kavga
ve sarhoş bir kafaya ait
bir çift göz tavana bakmakta
seni düşenerek alaksı sen olmayan şeyler yazar
bu sefer titreyen bu parmakalar
ve uyku bile anlar iğrençliği
sarar bedeni usul usul
söylenecek tek bir söz kalır
bu zamanda

EYVALLAH

11.4.08


yatay ortaklık modelinde:
yerçekimine yenik düşmüşken omuzlarım
hersey seninle başladı
akıntıya yüzen duygularım..
harflari kodladım adında.
hususi yaşadım sonsuzlukta;
tek hadisemi,
seni....


8.4.08


Deva deyil
Telaşlar,kaygılar
Nede üzerinden geçen nisanlar..
Sonsuzluğun en derininde sevginle yalınken
Unutmam istesende
Yaram var sende..

6.4.08

his kaybı yaşıyorum.
ne iyi olurdu,
cana, taze dost selamı..

Öylesine...


Her insan ayrı bir hikaye,
Ayrı bir direniş,
Ayrı bir boyun eğiş,
Ayrı bir yalnızlık.
Ortak payda hayatta kalma mücadelesi,
Bunca anlamsızlığa rağmen.
Bunca hüzne , engele rağmen.
Bu mücadelede insanı ayakta tutan yoldaşları.
Ölüm huzura varış.
Kurtuluşa...

5.4.08

MALİYET HESABI


hiç kolay değil
sadece aşık olması insanın
bütün özellikleri silinmiş
sadece aşkıyla gösterilen
bir adam olmanın maliyeti
birkere çok yüksek
çünkü
ne istersen iste
kalbini rehin edeceksin

ucsuzkalem

KARYA


küresel ısınmaya inat
bütün gökyüzünü sıkıyor
şehrin üzerine
toprakta kokmuyor
yağmurdan sonra
sen ne lanet
şehirsin ey MUĞLA


ucsuzkalem

18.3.08


Halbuki !
Günün güneşli yanındaydık.
Arkadaşlığın dik vurduğu yerdi vatan
dostluktu yaşam.
Her açtığımızda penceremizi;
saflığı koklar
tazeliği solurduk.
El değmemiş laikliği süslerdik
aydın görüşlerle.
Hep doğru denklemde ortak paydayla sağlandık.
Oysa şimdi
işlem hatasın da tıkandık
yobazlıkta takıldık!

6.3.08


KARANLIKTAN KORKAN BİR ÇOCUĞU
KOLAYLIKLA HOŞGÖREBİLİRİZ.
YAŞAMDAKİ ASIL TRAJEDİ;
YETİŞKİNLERİN
AYDINLIKTAN KORKMASIDIR!

29.2.08

HAYATIN EMRİ


Gerçekten varmıyız? Yoksa bir rüyamıyız?

Gerçek olsa rüya olsa ne farkeder

Yaşamak görevimiz

Rolünü oynayan selamını verir

Şapkasını alır ve gider...



HikayE..

SORU-CEVAP


Sorulmaz sorulara

Verilmez cevaplar

Boşver sen Hikaye'yi

Ver bana cevabı

Gecelermi karanlık

Karanlıklarmı ...
HikayE..

14.1.08

VUSLAT



Seni gölgene sordum
Sensizlige sormamı söyledi
O ise çoktan gittigini...

HikayE..

7.1.08


piyedra ırmağının kenarına oturdum
lakin ağlayamadım
somon balığıyla yolculuk yaptım
sen yoktun çok sıkıldım
adının türkçedeki yankısı
ne güzeldi adı bende saklım
hayatımın gizli öznesiyim
çikletlerde umutlarım
hani nerde benim baharım
sen bana bir ışık ver yalvarırım
avuçlarına gömülmeyi yaşamak sayarım



ucsuzkalem


kapitalizmin nimetlerinden bahsediyor
mülkiye mezunları
eğitimini alsamda parayı nasıl kullanacağımın
bir türlü alışamadık birbirimize
ve kullanılan varsa ilişkimizde
o bendim her defasında


ucsuzkalem


tüm yazılarım sana okuyorsun
birde umut versen
sevgimi haykırsam tüm dünyaya
tut ellerimi ne olur bırakma
mülteciyim ben sana
sığınacak bir yerim yok ellerinden başka
nasıl diner yüreğimdeki fıtına
gariban olsamda aşkından yana
hiç istemesende sen olmasanda yanımda
konuş benimle uzaktanda olsa
söylüyorum bir daha
seviyorum seni şuursuzca


ucsuzkalem

18.12.07

DİNLE SESİNİ VE DİNLEN


Hiçbir şeyi sığdıramıyorum zamana,zamanı cihana...Durup bakıyorum
ardıma;koşuşturmalar,telaşlar...Unutmuşuz kendimizi,gülümsemelerimizde hüznün çizgisi.
Zaman şekillendiriyor bizi,yüzümüz gibi.Doğduğumuzda böyle miydi?
Esiri olmuşuz koşuyoruz peşi sıra,durmadan,hiçbir trafik ışığına takılmadan koşuyoruz ha babam ...
Dur şimdi.Duuur!
Dur ve dinle kendini.Gülümsemen kahkahaya dönüştüğü anda varsın sen.Yaşıyorsun.Dünya sen var olduğun için dönüyor.Mutlusun.
Ben de bir Dünya'yam,bu Dünya'ya sığamam...

6.12.07


söz olsun fikir saklanma sukunetin ardına.Günahalarıda katalım a,b,c,dEn yaptığımız katara.Sonra bir melodi içimizden geçen''.....'' yüreğimize akan dilimizde,ayuka çıkmış inançların içinde derya olmuş isyanı anlatan....

20.11.07


sonra belki bir amfide ders dinliyorum
sosyolojinin bu kadar hızlı olduğunu bilmiyordum
koşarak yetişmeye çalışıyorum
sosyal statümü bulamıyorum
bildiğim bilmediğim herşeyi yine yeniden öğreniyorum
altın yumurtlayan kazı siyanürle öldürüyorum
kentsel dönüşüyorum doğayı yiyip bitiriyorum
enerjimi depoluyorum nükleer ölüyorum
çağırdın iki başkanı madem uzlaştırmaya
ne gerek vardı hamasa soruyorum
erdoğana


ucsuzkalem

17.11.07


arzın merkeziydi hürriyet
mütemadiyen ve hararetle çağlamaya tutkundu düşünceler
söndü harını yitirdi...
oysa;
şimdi kitlenmiş dudaklardan bir solukta çıkacak özgürlük nefesiyle harlanmayı bekliyor..

SIR..

Geldik şu aleme bir dost bulmaya, özünü meydana seresin güzel...

16.11.07

Son kez...


"Çok kolay yazılırdı yazılar... Daha düşünmeden henüz.. Oysa şimdi o kadar zor ki; anca duyabiliyorum, düşünmesi bile zor. Nasıl olur?!! Oysa onca şey yaşadım durduğum yerde! Neyse.. Bir nefes daha alabilir miyim? Son kez."

27.10.07


yüreğimde kaldı kurşun gibi
ömrümün bitişi gibi
terkedişi...
seni şimdiden çok özledim
şehrimin efendisi..!

19.10.07

aşkın göçebe gezmesin yüreğimde konakla... ayfer...

...


Öpülesi gözlerinle durdur zamanı.
Ayaz gitsin,ağıtlar dinsin,
Isınsın karanlık,aydınlansın gece...
Hasret olmasın cümlelerde.
************************
Elinden bir bardak su içmek değil niyetim,
suyu elinden içmek isterim.
*************************

14.10.07


Kipriklerimin gölgesi
yanaklarıma düşmüş,
soluğun içime;güneşi izliyorum.
Ve elimi koymuşum dengeme destek kulağıma,
saatimin sesinden çıkarıyorum zamanı,
eksilen gün ışıklarını.
Vuslatı hesaplıyorum gün batınca doğacak seni özlüyorum...

18.9.07

KATIKSIZ...



karamık yerken sevdim seni
ellerim kırmızı olduğunda yüreğim gibi
yağmur yağarken sevdim seni
damla damla ismini fısıldarken yüreğime

sesini duyduğumda titrerken
son treni kaçırmış gibi ağlarken sevdim seni
hiç göremeyecekmiş gibi çok severken
sebepsiz nedensiz katıksız sevdim seni

SEV BENİ...



Bir bebeğin masumiyetiyle sev beni,yalansız sev...
Her gülüşün bir hayat olsun bana.
Sen güldükçe ben çoğalayım.

Öyle bir sev ki beni,
Sen sevdikçe kök salayım toprağa.
Sevgin büyütsün,beni yeşertsin,
Asırlık çınarlar gibi...

Yağmurun toprağa düştüğü gibi sev beni
Damladıkça yüreğime sevgin,
Her damlada ürpersin bedenim,titresin yüreğim.
Dursun dünya benim için...

7.9.07


Aslında güzelliğin sesi yavaş yavaş ve sessiz konuşur.
gürüldeyen beyninde;
kır çiçeklerinin hışırtısını duymak,
yılgın ruhunda;
denizin kokusunu özümsemek.
Ve
kurulmuş saat gibi takırdayan kalbinde
yüreğinin sesini dinlemek...
hayatın tadıysa bu mırıltılar,
duymaksa bütün niyetin,
o ses yalnız en uyanık ruhlara
en derin sevdalara sokulabilir ancak.

4.9.07



Yolum ruhun içinden geçti;
ortalık güzdü gök temiz ve zaman ikindi.
Esen kuzey rüzgarlarıyla savrulan umutları tanıdım.
Kalp burkan son saatleri tanıdım
ayaz gecelerde gece siyahtı.
Ama gece uyandı sevdaların türküsü
benim ruhumda bir sevenin türküsüydü.
Güneşti bulutları okşayan
tanı yaradan.
Can veren sevdaları tanıdım
çünkü her sevgi sevgiliyide yaratacaktı,
bende sevgiliyim,sevgiyi yaratıyorum.
Kalbim gibi en yakınıma sevgimi veriyorum.
Sema ışıl ışıl dı
sevgililerin mutluluğunu tanıdım
benim irademin asıl isteği
Böyle bir yazgıyı yaşadımm.

28.8.07


Kayboluşsa anlatılan;
Mai ile yeşil arasında,
soluk soluğa beynim.
Karışıyorsa göz yaşım karadenize,
tam kıyısında hüsranlı yüreğim.
Çırpınıyorsa yaralı martılargibi umudum
En güzel gülüşün içindedir son muradımm....

17.8.07


Nedensiz yaşanan duygular
Sevgi nefret kimene
yürekte benim beyinde
yaşarım herşeyi isteyimce nedensiz sorgusuz sualsizce!
harcarım hayatın bana düşen kısmını savura savura
kimse karışamaz tasarrufuma israfıma....!

15.8.07


Son baharım olsaydın esseydin özümden
yapraklarımı savuran
yağmurum olup sellere katan
bir sebebim olsaydın
bir sebebim olsaydın da bulutların döktüğü
sellerin sürüklediği olaydım
bir sebebim olsaydın
iyiyi geçtim kötüm olsaydın...

14.8.07


Bir yürek
Bir adam
Bir asvalt
Bir patika
Ayaklarım asvalt der
Yüreğim patika
Oysa aynı kapıya çıkıyor yollar.
Ama nafile
Hızımı/bölemiyorum saatime....

11.8.07

aşkın amelesıyız aslında


aşkının uzun nekaat dönemine girdim
sabahlar oluyor güneşle barışıyorum
aşkı tattım hayata takıldım
ben muhtelif duygularımı yok saydım
ben seni başkasını koyamayacağım
yere koydum
ve şimdi sen diyorsun ki
çıkar at
peki ne doldurur o boşluğu

ucsuzkalem


Anlattıkça kış vuruyor satırlarımaAnlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.Bugün sardunyalarım da açmadıBelki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarımSensiz soluyorum anlayacağınMavi mavi ölüyorumDuyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun?Bir tek şeyi unutma!Seni sevdim ben.Yanarak, yıkılarakAklıma her geldiğinde ağlayarak....
Aşk benim hiç Senim olmamış
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,Sanki benim hiç senim olmamış gibi…


gönlümle başbaşa düşündüm
artık bir sihirsiz nefes gibisin
şimdi kor içinde bomboş kalbimin
ak hisleri sönen bir ses gibisin
maziye karışır sevda yeminim
bir anda unuttum seni eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sende herkes gibisin

31.7.07


geçiyorsan hayatımın mai siyahında
gecemin güne bakanyanı olmuşsun
ama ben o güne başlayamamışsam hala
güneşi doğmayan günün garantisini veremem galiba.......

Kimsenin hayatı kendi seçimi değil. · Başkasına ait bir suçu üstlenmişiz; yattığımız ceza bizim değil...· "5 yıl açık denize nasıl dayandınız?" diye soruyorlar Uzaklar'ın kaptanına; "Ya siz" diye dalga geçiyor kaptan; "Ya siz 5 yıl nasıl dayandınız kıyıya?"· Aynı beden içinde kaç farklı ruh halini aynı anda yaşayıp, kaç farklı kişiliğe bürünebiliyoruz?· Kinler, sevgiler, öfkeler, kahkahalar ve gözyaşlarıyla örülmüş, çok kopyalı bir hayatı nasıl kendinize bile söylemeye cesaret edemediğiniz bir tür iki (üç-dört..?) yüzlülükle yaşayıp gittiğinizi fark ediyor musunuz?· Göçüp giderken ardınızda kaç asıl, kaç suret bırakacaksınız? Kaçının hatırlanmasını isteyecek, kaçından utanacaksınız? Sahi, kaç kopyasınız siz? Hangisi sizsiniz, hangisi fotokopiniz?· Eğer cehennem yaşadığımız dünyaysa, öyle anlaşılıyor ki Şeytan da biziz...· Ütopyalar, benliğimizin uzak düş ülkeleridir ve oraya varabilmenin yolu önce kendini bulmaktan geçer.· Siz de farkında mısınız, günümüzde hayatı nasıl beynimizde devasa prangalarla yaşadığımızın?.. Örgütsüz, savruk ve yalnız yakalandığımız yaman bir tufanda, tek tek hapsedildiğimiz hücrelerimiz içinde nasıl gönüllü bir esarete mahkum edildiğimizin farkında mısınız?.· Gölgemize kelepçeleniyoruz.· Düğüne gelince...Adeta birbirinden kopya edilerek çoğaltılmış birer yasak savma töreni..· Aslımız benzemek istediğimiz şeyle barışmıyor bir türlü...Sonunda ne aslımıza benziyoruz, ne de benzetmek istediğimiz şeye.....· Ancak yazarlar, öldükten sonra yaşarlar. Bu yüzden ölümsüzdürler.· Her seçim bir kaybediştir.· HERŞEYİN SIRADANLAŞTIĞI BİR DÜNYADA BAZEN KAYBETMEK EN DOĞRU SEÇİMDİR. VE O DÜNYADA EN YERİNDE TERCİH; VAZGEÇİŞTİR.· Yaşanmaya değer miydi bu dünya? (can dündar)

şaiir ceketli çoçuk neden habersiz gittin söyle amansızca